Mescidler Yüce Allah’ındır

Mescidler Yüce Allah’ındır

İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz; “…Yani cami sadece namaz kılınan bir yer değil, gençlerin, kadınların, çocukların, yaşlıların, emeklilerin oturup konuşabilecekleri, okuyabilecekleri mekanları da ihtiva eder hale gelecek. Böylece yüksek binaların aralarındaki camilerimiz, apartmanda bunalan insanlarımızın eşiyle, çocuklarıyla birlikte gittiği ve orada her birine farklı imkanlar sunan mekanlar haline dönüşecek. Asrı Saadet’te olduğu gibi.” Demiştir.

Halbuki, Cenab-ı Hakk Cinn sûresi 18. Âyette şöyle buyurur (mealen): “Şübhesiz ki mescidler Allah’ındır; o hâlde (oralarda) Allah ile berâber hiç kimseye ibâdet etmeyin!” Nûr sûresi 36-37. Âyetlerde ise câmiler için, “O evler ki Allah-ü Azîmüşşan o evlerin yükseltilmesine ve içlerinde (mübarek) isminin zikredilmesine izin vermiştir. Hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım erler, buralarda sabah akşam (beş vakit) O’nu tesbih ederler (namaz kılarlar)”
Resulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır: “Bu mescidler ancak Allah’ı zikretmek, namaz kılmak ya da Kur’ân okumak içindir.” (Müslim) Başka bir hadis-i şerifte: “Mescidler bina ediliş maksatları için kullanılır.” (Müslim, İbni Mâce) buyurulmuştur. İşte bu da mescidlerde aslolanın namaz, zikir ve Kur’ân kıraati olduğuna, bunun dışında herhangi bir iş yapılmaması gerektiğine delildir. Yüce Allah’ın âyette “Erlerdir” diye buyurması ve özellikle erkekleri söz konusu etmesi, kadınların mescidlerde herhangi bir paylarının olmadığını gös¬termektedir. Zira onların ne cuma namazı kılmak, ne de cemaate katılmak sorumlulukları vardır. (Kurtubi Tefsiri, c.12 s.417) Nitekim, Hanefi mezhebine göre kadının cemaata gitmesi mekruhtur (İbni Abidin).

Hatta Ümmü Humeyd (r.anhâ)’dan ve daha başkalarından rivayet edilen hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) kadınlarını evlerinde, evlerinin de ücra köşesinde kılacakları namazın mahalle mescidinde hatta Mescid-i Nebi (s.a.v.)’de kılacakları namazdan daha faziletli olduğunu beyan etmişlerdir (Ahmed b. Hanbel, Beyhaki, Taberâni, Ebu Davud).

Ayrıca fıkıh kitaplarımızda şu hükümleri görmek mümkündür: Mescidlere abdestli olarak girilir. Namaz maksadı olmaksızın mescidlere çocukları ve delileri sokmak, zaruret olmadıkça yol gibi geçip gitmek caiz değildir. Mescidlere gelişi güzel hareket ve davranışlarla girilemez. Bir zaruret bulunmadıkça, mescidlerde dizleri dikmek veya ayakları uzatmak sureti ile rastgele oturulmaz. Bunlar caiz görülemez. Mescidlerde yüksek sesle konuşmak mekruhtur. Mescidlerde gürültü yapmak, gereksiz yere dünya işlerini konuşmak, kaybolan eşyaları sorup araştırmak, zikir ve hikmet taşımayan şiirler okumak caiz değildir. Denilmiştir ki: “Ateşin odunu yemesi gibi, mescidde konuşulan sözler, iyilikleri yer, bitirir.” (Büyük İslam ilmihali, Ömer Nasuhi Bilmen).

Çeşitli kaynaklardan çok daha fazla açılabilecek bu konu ile ilgili bu kısa hatırlatmayı yaparak Diyanet yetkililerinin camilerde yapmayı planladıkları revizyonu bu çerçevede gözden geçirmelerini tavsiye ederiz.

Paylaşın:
20 Mayıs 2017
1.769 kez görüntülendi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Ziyaretçilerimiz tarafından yapılan yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN

Bu konu hakkındaki görüşünüzü belirtmek ister misiniz?