Cağaloğlu / İSTANBUL
İslam Alimleri ve Eserleri
İSLAM ALİMLERİ VE ESERLERİ
Asırlar ve nesiller boyunca, dini konularda hep medrese mezunları konuştu, bunlar ilkokul mezunları bile değilken, diyen ve hatta zavallının biri şöyle bir iddiada bulunarak: Ebu Hanife (r.a.), ilkokul mezunu bile değildir, ben ise bir profesörüm, elbetteki benimle onun arasında görüş farklılığı olacaktır, diyecek derecede saçmalamışlardır.
Şunu unutmamak: lazımdır ki, her zamana göre ilmi unvanlar değişir. Örneğin; çağımızda, ilmi bir dalda ihtisas yapan ve yükselen kimselere Doç.luk, Prof.luk verildiği gibi Geçmiş dönemlerde de, yalnız Allah-u Teala’nın rızasına nail olmak ve yüce dine hizmet etmek için çalışarak ehliyet kazananlara da Şeyhül Ulema, Fahrül Ulema, İmamul Eimme, Ashab-ı Temyiz, Ashab-ı Tercih, Müçtehid fil mezhep ve mutlak müçtehid gibi layık oldukları sıfat ve unvanlar vardı. Bu makamlara ulaşan ve yüce İslam’ın bütün gereklerini nefislerinde yaşayan, İslami emir ve yasakları insanlara götüren, İslam ile insan arasındaki engelleri ortadan kaldırıp ilahi vahyin hakimiyeti için çaba sarfeden bu alimler rastgele şer’i konularda hüküm vermekten çekinmişlerdir.
İslam Âlimleri’nin yazmış oldukları eserler sayısızdır. Bu konuda İsmail Nebhani şöyle diyor: “İslam ilim adamlarının yazdıklarım sayı altına almak imkansızdır. Hafız Suyuti’nin yazdığı kitaplar sadece beşyüz civarındadır. Bunların her birisi ise birkaç cilttir. Çoğu da dini konulan ihtiva etmektedir. Ondan daha evvel Elhafız İbni Hacer, İmam el Beyzavi ve Şehzade, İmam Nevevi, Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi (bunun eserleri birkaç yüzü geçmiştir, her biri birkaç cilttir.) Bunlardan önce ve gerekse daha sonra yaşamış sayılmayacak derecede âlimler vardır. El Şarani, İbni Hacer el Mekki, El Menavi, Aliyyü’l Kari ve İbni Kemal Paşa gibi…
İmam Şarani devamla: Bazı ulemanın rivayetlerine göre, Şeyh Abdulgaffar Elkosi, Şafii mezhebinde bin cilt telif etmiştir. Celaleddin Suyuti de diyor ki: Eşşeyh Ebul Hasan el Eş’ari, altıyüz ciltlik bir tefsir yazmıştır ve bu tefsir hala Bağdat Nizamiye Medresesi kütüphanesinde korunmaktadır.”
Yukarıda isimlerini verdiklerimiz ve buna benzer daha nice ulema bile müçtehidliği iddia etmemişlerdir. Kaldı ki onlar içtihadın öneminin ne olduğunu çok iyi biliyorlardı, hadlerini de aşmıyorlardı. Cahil cesur olur, sözünden de anlaşılacağı üzere çağımızda bu tür cesurlara rastlamak mümkündür. İtikadı, ameli ve bütün hayati konularda şer’i şerife uygun yaşayabilmeleri için selefe, onun icmâına yani bir mezhebe uymak zorundadırlar.
Ehl-i Sünnet vel Cemaat, başta Ashab-ı Kiram (r.a.e.) olmak üzere, bu ümmetin salih selefinin hakkında uygun olmayan hiç bir sözü söylemedikleri gibi, onlar hakkında uygun olmayan düşünceyi bile caiz görmemişlerdir.
(Ehl-i Sünnet ve Akaidi, Mehmed Çağlayan)